24 Mayıs 2009

ÇÜNKÜ MUTLU İNSANLAR TÜKETMEZLER

reklamcılara bir iki yazımızda yüklenmişliğimiz var :)
lakin, altın vuruş için ele geçmez bir söz buldum
zaptedemiyorum!
aslında reklamcılarla değil derdim
ben son cümleye vuruldum.


aha da salıverdim;

Reklamcıyım; evet,
kâinatı kirletiyorum...
Ben size asla sahip olamayacağınız
o güzel şeylerin hayalini kurduran adamım.


Hep mavi gökyüzü,
daima güzel kadınlar,
Photoshop’ta rötuşlanmış
kusursuz bir mutluluk...
Zarzor biriktirdiğiniz paralarla
rüyalarınızın arabasını
satın almayı başardığınızda,
ben onu çoktan demode etmiş olacağım.
Ben üç model önden gidiyorum ve
sizi yenilik bağımlısı yapıyorum.
Salyalarınızı akıtmak...
İşte benim kutsal görevim bu.
Benim mesleğimde kimse
mutlu olmanızı istemez.
Çünkü mutlu insanlar
tüketmezler.

Frederic Beigbeder

sonuç:
ya filozof ol, ya reklamcı...
asla birlikte yapma.

az buçuk düşünüyorum ya bu aralar,
mesleğimden soğudum galiba!
:)

K®HAN

16 yorum:

JoA dedi ki...

ben bıraktım. ama ne filozofum ne reklamcı:)

Wilwarin dedi ki...

Bayıldım ya..Harika bir yazı olmuş..

İhmal ediyorum herkesi çalışmaya başladıımdan bery,ama telafi edicem söz =)

Ellerine saalık..

K®HAN dedi ki...

joa,
iyi etmişsin.
ben de bırakıcam azalttım ;)

K®HAN dedi ki...

Wilwarin,

teşekkür ederim.

no problım...
hayatateknikdestekyüksek okulu burası
devam problemin yok :)

K®HAN dedi ki...

ne?
çalışmaya başlamak mı?

işe mi girdin seeen?
ne mutlu...
hayırlı olsun.

tabi tabi kardeşim sen işine bak
biz idare ediyoruz burayı :)

guguk kuşu dedi ki...

bunu daha sık hatırlayacağım, ne zaman tüketmeye başlasam mutsuz olduğumu farkedip tüketmek yerne nedenini düşüneceğim

K®HAN dedi ki...

guguk kuşu,

haklısın,
mutlu hissetmek için alışverişe yükleniyor insan.
mutsuzluğun sebebini ortadan kaldırmadan
ya ada bir alternatif bulmadan
alışverişten vazgeçmek çözüm olmayabilir hatta aksi tesir yapabilir.

tehlike anında camı kırınız :)

guguk kuşu dedi ki...

:)

Arzu Pınar dedi ki...

şu açıdan da bakılabilir. irade kuvvetlendiriciler. itinayla her türlü sınava sokulur. önce zayıf olan insanın herşeye içi gider, hepsine sahip olmak için çalışır, didinir. sonra bir gün, o da kahraman olanlar anlarlar ki, cep telefonuyla, arabayla, dondurmayla saadet olmuyor. telefonu aldıktan sonra daha iyileri çıkıyor, benzin, sigorta ve vergilerle baş edilmiyor, dondurma da kilo aldırıyor.
ve reklamcı görevini tamamlar, yeni çaylakları ağına düşüren bir büyücünün ustalığıyla, en çok ta kendisini tüketir.

beenmaya dedi ki...

valla son söz işi bitirmiş zaten...
peki ya bu tüketme modeli bir zaman sona erecek mi oksa bu şekilde kendimizi tükete tükete kendimiz mi sonumuzu getireceğiz acaba..

K®HAN dedi ki...

arzu pınar,

harika...
hatta bu pencereden bakmak
diğer pencereleri birazcık da boşa çıkarır.
inelim biraz daha derine.
her zorluk her aldatmaca bir sınav sorusudur evet.
insan hata yapar. anlar. vazgeçer.
ve fekat aynı hataya yeniden düşer.
demek bu sefer hatayı bilerek yapıyor.
işte asrımızın hastalığı bu.
biliyoruz gereksiz tükettiğimizi.
varsa paramız, hatta borçlanarak, bize pompalanan mutsuzluğu alışverişle, yemeyle içmeyle tolere etmeye çabalıyoruz.

bir filmde dolandırıcılar "biz zorla almıyoruz ki paralarını, onlar gönüllü veriyor" diyorlardı.

bizi gönüllü yapan gazlayıcılarla itibatı koparmadıkça
insandır bu aldanır.
bilerek yada bilmeyerek...

akıllı insan odur ki
pek pazla düşmez çukura.
en önemlisi aynı çukura tekrar tekrar düşmez.

hep düşe kalka yaşayacaksak
aklın varmış yokmuş zaten farketmez.

K®HAN dedi ki...

beenmaya,
ambalajlar yönünden ele alalım konuyu...

hergün kapının önüne ne kadar çöp çıkarıyoruz?
....
senin soruna bir kızılderili atasözüyle cevap vereyim:
"insanlık birgün kendi pisliğinde boğulacak"
yalnız ben iki kelimeyle ümidi eklemek isterim:
"böyle giderse"

guguk kuşu dedi ki...

:)

Hayalbemol dedi ki...

Resim muhteşem.

K®HAN dedi ki...

hayalbemol,

teşekkür ederiz.
bizce de öyle :)

elchattabib'e hoşgeldiniz.

Adsız dedi ki...

evet doğru, en mutlu insanın(hz. Muhammed) neyi tükettiğini, kim söyleyebilir.