10 Eylül 2009

GRAND UNIVERSITY OF RAMADAN

efendim,
hayata teknik destek yüksek okulu olarak

biz de okuluz diyoruz amma,
itiraf ve iddia ediyoruz;
ramazan öyle bir okuldur ki
gelmiş gelecek, sanal gerçek
bütün okulları yutar.

çünkü öyle bir fakülte vardır ki onda;
o olmadan
bütün fen veya sosyal bilimler
sıfırdır ya da,
ancak nokta kadar bir yer tutar.

işte o fakültenin ismi sabırdır.


evet,
"insanlık neye sahipse şu an
sabırla yoğrulmuştur." derler ya hani.
demedilerse dedik.
işte öyle de,
neyiniz yoksa sabır onu tamamlar.
ama sabrınız yoksa düşünün,
hiç biter mi ihtiyaçlar?

işte bu kadar kıymetlidir
ve tahsili bu kadar önemli.
öyle ise herşey için
bir tek şeye ihtiyacımız var,
sabır.
öyle değil mi?

mesela,
olur ya,
arabanızla bir kavşaktan geçerken
kırmızı ışığa uymayan bir araç
aniden biner tepenize;
gümmm...
sahur topu atılmış,
sabır döneminiz başlamıştır.

araba hurda haş.
sizde de kırık çizik filan belki...
sağmısınız?
sabredebilirmisiniz?
geçmiş olsun.
hiç olmamış farzedebilirsiniz.

kırık düzelinceye,
yeni araba alıncaya kadar sürer oruç.
siz sabretmez,
araba almakta acele eder,
kredi çekerseniz;
yazık, işte orucu yediniz.
ha araba sigortalı mıydıı?
siz hiç oruca başlamamışsınız ki :)
sıfır aldınız.
küsmeyiniz.
hem garip değil mi
girmediğiniz sınavdan
not beklemeniniz?

sağlık yönünden baksak bu olaya
durum yine aynı
bacak kırık moral sıfır.
"neden hep bunlar
benim başıma geliyor" dediniz
gitti oruç.
hem de
ne keyfiniz geri geldi
ne iyileşme süreniz azaldı
belki de uzadı.

"peki ya ölseydik ne olacaktı?"
der gibi duruyosunuz?
:)
işte o zaman
o gümleyen en büyük iftar topudur sizin için.
tebrikler
o büyük sabır sınavını bitirdiniz.
sakat kalsanız zaten
ona da ölünceye kadar sabredecektiniz.

hayat,
kıçımıza patlatılan bir şamarla başlayıp
ve ne zaman nerde iftar edileceği belli olmayan
büyük bir sabır sınavı değil midir?
hayat orucu yani...

çok şey öğrendik Ramazan'dan çok şey...
"keşke ben de oruç tutsa idim"
diyeniniz olabilir.
öyle ise müjde!
Ramazan daha bitmedi :)
hem önümüzde Kadir Gecesi'de var.
bir işin tamamını yapamıyor olmak,
o işi terketmeye sebep olamaz.
evet oruç çok kıymetlidir.
böyle bir fırsat kaçırılmaz ...

dikat etmeyiz biz ama
oruç ile insan çok değişir
ve gelişir.
mesela,
"hiç muhabbet kuşu beslediniz mi?
eğer kafesine yem doldurursan
yüzüne bile bakmaz. yaklaşmaz.
yalnız, 
acıktığında elinle verisen yemi;
artık bırak kafesten, hiç kaçmaz.
burnunun dibine kadar sokulur.
seninle konuşur, muhabbet eder.
işte o zaman muhabbet kuşu olmuştur.
ve insan oruçken daha bir insan...
kendini tanır rabbini bilir.

aczini anlar, kibrini bırakır.
ve ruhu ön plana çıkar böylece,
muhabbete layık bir hal alır"

demiştim bir arkadaşa.
iyi ki demişim.
bakın hazıra konduk:)


devamla,

can denilen şey ruhtur yani biz.
bedenimiz bize verilen bir araba,
arabayı çeken atlar ise nefsimiz.
dizginler elinizde değilse eğer;
atlar nereye çekerse oraya gidersiniz.

diyor,
dikkatlerinizi ramazanla elimize verilen
hayatımıza yön verme fırsatına çekiyoruz.
her zaman kolay olmaz demiştik ya;
evet, dizginler elinizdeyken kolaydır.
yoksa kişisel gelişim ve değişim,
çok zaman alır.

özetle,
ramazan da insanların;
1- tahammül seviyesi yükselir; sabır.
2 -aczini anlar, kendini bilir, rabbini tanır.
3 -hayatına kolayca yön verme fırsatı kazanır.

işte size bir kaçını sunabildiğimiz bu güzellikler
ramazan ve oruca dairdirler.

ve elmas kıymetindedirler.
merak etmeye de ziyadesiyle layıktırlar.


prenses'te ve damlo'da görmüştüm bunu. yiğit özgüre'de selam olsun.
:)

turistlerle ropörtaj yapıyorlardı sultan ahmet'te;
bakıyorum,
bazıları ramazanı hiç bilmiyor,
oruca anlam veremiyor, üzülüyorum.
bazıları özenir gibi, hayretle bakıyor seviniyorum,
ve ezanın okunmasını bekliyorlar yemeden.
bizimle birlikte...

böyle bir ayın bitişi
10 gün evvelinden sızı olup
yüreğinize düşmez mi?

biz kıymetini bilemedik.
yine gelsin.

allah hepimizi
gelecek ramazana da kavuştursun diyorum.
inşallah.

selametle...

K®HAN

6 yorum:

IG Feno dedi ki...

çok güzel yazmışsın yine hocam :) keyifle okudum

cache dedi ki...

SABIR ve TAHAMMÜL birbirinden farklıdır bence..
Tahammülde; mevcut hal yada hadisenin kötü olduğu ve katlanılması gerekliliği düşünülür. Boyun eğilir..dile dökülmeyen ince bir şikayet vardır belki de..

halbuki SABIR;(yine bana göre); Hayır ve şer Allahındır deyip, Ondan gelen her ne ise güzel olduğunu hissetmektir.. SABIR, tahammül ediş değildir.. SABIR içindeki insan için de yaşanan hiç birşey kötü yada zor değildir..
SABIR, yok olmak halidir.. İradenin, onun varlığında erimesi hali yani..
TAHAMMÜLde ,kişi halin farkındadır.. Tahammül ediyordur..
SABIRda ise, sabrediyorum diye bir şey yoktur.. Herşey güzeldir çünkü.. Olağanüstülük durumu söz konusu değildir..

analatamadığımı biliyorum... Ama bir nebze olsun anlaşılmak umudundayım..

"Andolsun asra! İnsanlık hüsranda. Ancak iman edenler ve doğruları yapanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna."

Bu mealde söz konusu olanın tahammül olmadığını düşünüyorum..

Dilerim tahammül mertebesinden sabr'a ulaşanlardan oluruz..

K®HAN dedi ki...

Beardy,

güzellikleri bize farkettiren
Allah'a sonsuz şükürler olsun.
seni burada görmekten ziyadesi ile
mutlu oluyorum.
selamlar.

K®HAN dedi ki...

cache,
oldukça derinleştirdiniz konuyu azizim,

isterseniz şöyle özetleyelim.

şimdi kulunun başına ne gelirse Allahtan gelir evet,
O güzeldir dolayısıyla ondan olan
herşey güzeldir. o da doğru.
peki herşey hoş güzel ise
bunun sabır ve tahammül neresinde?
:)
bütün yaratılanlar, olanlar, bitenler güzeldirler
amma iki kısımdırlar
1- direkt güzel olanlar
2- sonuçları itibarıyla güzel olanlar.

işte perdeler arkasındaki
sonuçları görebilenler
hikmetleri doğru okuyabilenler
güzel olan o sonuca varıncaya kadar
aceleci nefislerine dur diyebilirler.

nefsinin kontrolü kendinde olan için
bu durum çok kolaydır.
konrolü elinde bulundurmanın yolundan bahsetmiştik.
Onlar zaten hiç tok gezmezler.

yok olmak hedefi dediğiniz
nefsi öldürmek hedefidir ki,
başta peygamberimiz tarafından
reddedilmektedir
çünkü gelişimin önüne geçer.
annesinin tutup sersemlettiği fare olmasa kedi fare tutmayı öğrenemez.
nefis mücadelesi en büyük cihattır,
cihadın mükafatı ise malum.

arkadaşlarıyla zafer kazandıkları bir savaştan dönerlerken Peygamberimiz büyük cihada gidiyoruz demiştir.
bundan daha çetini olabilir mi diyenlere
o nefis mücadelesidir demiştir.
hakikaten başarıdan sonra o mücadele
daha da çetinleşir.

peygamberimiz Ramazan dışında
hiç sürekli oruç tutmazdı.
sürekli tutmak isteyene birgün tutup birgün tutmamasını söylemiştir.
kendini helal bazı niğmetlerden tamamen çekmek isteyenlere kızmış men etmiştir.

hedefimiz melek olmak değildir.

oğlu ibrahim vefaat ettiğinde ağlamış
taifte taşlandığında üzülmüş
sabretmiştir.

peygamberler insandırlar
Allahın onlarla direk irtibatı dışında
dünyada hiçbir ayrıcalık yaşamamışlar.

hiçbir evliya kerametini
hiçbir peygamber mucizesini
Allahtan dileyip
kendi nefsi için kullanmamıştır.

ayrıca şöyle bir sır
açık edilebilir.
Allah için açlığa sabreden herşeye sabredebilir.

bir yandan ramazan bir yandan iş.
ancak bu kadar...
selamlar.

Adsız dedi ki...

Bravo Korhan Bey,
cok guzel yaziyorsunuz.Kadir gecesi yazisi da rica edebilir miyiz?

K®HAN dedi ki...

@adsız,

dileğinize amin deyip,
ben de Allahtan istedim ki
yazabileyim.
:)
teşekkür ederim.