27 Şubat 2009

GÜZELLİK REÇETESİ



daha önce hiç güzellik reçetesi yazmamıştım.
haliyle tabii ....
reçete de yazmamıştım.

ehliyet ister, sorumluluk gerektirir,
"yazdım valla"yla olmaz,
hipokrat yemini elzemdir.

ama arkadaşıma yazdığım bir iki cümle
nedense, reçete hükmüne geçmiş....
evet, haddim değil ama

sarfettik gitti.
söz, yaydan fırlayan ok gibidir
yapcak bişey yok.

atmıyorum.
arkadaşım doktordur.
boşa doluya, kuru sıkı sallamaz O söyledi.

ya da ben yakıştırdım "reçete" adını,
hatırlamıyorum.
yalnız
O'nun üstünde denendi.

yan etkisi yok,

doz aşımı zararsız.
şöyle ki;
"tuğlaları üst üste koymak
tekrar değil tesistir" hükmünce
saymadan gönlünüzce uygulayabiliyorsunuz :)


bundan 5 yıl önce filan olsaydı,
söylediklerim havada kalırdı fakat,
japon bilim adamları
-ne kadar uğraştılar bilmiyorum-
güzel sözün, güzelleştirdiğini buldular.

çok zaman geçmedi üstünden öyle,
bilen bilir;
güzel sözlerle güzelleşen sular
mataramataşimasuko laboratuarlarından,
cümle aleme poz verdiler.

inanmayanlar,
-ki onlar genelde metaryalist olurlar-

gitsinler japonlardan sorsunlar.
çünkü benim delillerim mücerret, soyut.
yok yani onlara göre.

ne diyordum?

ha,
anneannem çocukken bana okunmuş sular içirirdi.
japonlar bulmadan çok önce yani.
yok ananem çekik gözlü değildi.

mevlit şekerleri yedim ben.

kesmeşeker....
he evet çayşekeri.



hayatına güzellik kat... korkma, sıfır kalori...
işte,
o sular şekerler
sıradan değildi diyorum;
güzelleşmişlerdi.

neden?
güzelliğin kaynağından gelen,
güzel sözler dinlemişlerdi.

reçetede ne mi yazıyor?
dedim ya
sözler...
güzel sözler.


K®HAN