6 Eylül 2009

GÜNAHKARIM. ELHAMDÜLİLLAH !

bazen olur ki,
kafiye fazla gelir
hakikat gölgelenir.
yazdım baktım
öyle oldu sandım.
yayınlamayacaktım.
sonra bu uyarıyı yazdım:

üstten bakma öyle, hakikate dikkat et eğil,
zira bu yazı böyle, kafiye olsun diye değil.



günahınızı sevdirmek
değil asla niyetim.

meleklerden üstündür,

insan olanın makamı.

yaratılış gayesi birdir,
insanın farkı nedir?
en önemli farkımız
günahımız değil midir?



kimi ayıplasanız biriniz
günahından dolayı
ölmezsiniz artık siz,
yaşamadan o olayı.

bırakın hor görmeyi,
küçümsemeyi, kınamayı.
üzüntü vermelidir günah
biz seçeriz en kolayı.

korkmadan işler durur,
alır mazlumdan ahı.
işte acınacak kimse odur;
günah bilmez günahı.
*******

peki öncelik hangisinin?
iyilik peşinde koşmak mı?
günahlardan kaçmak mı?
by ene' nin katkılarıyla


en dibe düşme ihtimalini göze alarak, en zirveye talip olmak...
tam da insana göre...
dağların reddettiği en ağır yük, işte o emanet;
cüz-i irade.

K®HAN

Ebu Eyyub (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâlâ hazretleri sizi helak eder ve yerinize, günah işleyecek (fakat tevbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı." [Müslim, Tevbe, 9, (2748); Tirmizî, Da'avât 105, (3533).]
*******
Ebu Hüreyre(radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Nefsim kudret elinde olan Zat'a yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeseniz, Allah sizi toptan helak eder; günah işleyen, arkadan da istiğfar eden bir kavim yaratır ve onları mağfiret ederdi." [Müslim, Tevbe 9, (2748).]
Rezîn şu ziyadede bulundu: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Nefsim elinde bulunan Zat-ı Zülcelâl'e yemin olsun ki, günah işlemediğiniz takdirde ondan daha büyük olan ucb'e (*)düşeceğinizden korkarım." [Bu rivayet, Münzirî'nin et-Terğîb ve't-Terhîb'inde kaydedilmiştir (4, 20).]

*ucb:

12 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu hadislerin ve Allah'ın sınırsız merhametinin verdiği güvenle bazen haddi aşıyor gibi hissediyor insan kendisini.

İşlediği günahlar nedeniyle varolan pişmanlık, bu sözler hatıra geldiğinde önce kolay bir tövbeye sonra rahatlığa bırakıyor yerini.
Bazen çok çaba sarfediliyor, tasavvuf ehli gibi nefsi terbiye etmek adına ancak sonra zor geldiğinden midir bilinmez. Olmayacağına kanaat getirilip zordan vazgeçiliyor, kolay tercih ediliyor. "Ameller niyetlere göredir" ve "Allah ibadetin az da olsa devamını sever" sözlerini binaen elde olanın devamı yeterli geliyor.

Kötü müdür, iyi midir bilmiyorum. Ama insanım ve nankör olmamak için bitmeyen çabam.

Rabbim, bizden de razı olur inşAllah.

Ebru

Zehra Fındıklı dedi ki...

''Kulum beni nasıl bilirse ona öyle muamele ederim diyor Rabbimiz! biz de onun merhametinin sonsuz olduğuna iman ettik inşaAllah nasipleniriz. Allah razı olsun...

K®HAN dedi ki...

@ebru,

insanın haleti ruhiyesi
herzaman aynı değil.
ben nasıl yaptım bunu der insan
bir önceki haline inanamaz
bir menkıbe aktarayım.
yaşanmış olabilir.
isimleri hatırlamıyorum.
istersen kendi ismini yaz

şeytan gaflet verir
bir veli zat sabah namazına kalkamaz.
sonra uyanıp aklı başına geldiğinde
çok üzülür ve pişman olur öyle ki
şeytan kat ettiği mertebeye dayanamaz
ve ertesi sabah o zatı kendisi kaldırır
kalk der amman gecikmesin namaz.



pişmanlığın azalıyor olması ise
günahı günah bilmekten sapma göstergesidir.

annemiz sigara içerken görse bizi ve affetse
bu bir dahaki yakalanışınızdaki pişmanlığımızı azaltmaz.
eğer azalıyor ise bu sigarayı suç olarak görmediğimizden olsa gerektir.

son söz,
okuyalım
görelim eksiklerimizi
bilelim suçumuzu
ki üzüntümüz artsın
ve sevincimiz.

K®HAN dedi ki...

zehra,
"Kulum beni nasıl bilirse ona öyle muamele ederim"
çok düşündüm bu kutsi hadis üzerine
ve kalbime geldi ki;
yeter sadece,
adaletli olduğunu bilmek bile.

guguk kuşu dedi ki...

bilmem bu aralarki halimdenmidir ama gözlerimi yaşarttı bu yazı. Bu hadisi hep çok sevdim. Züğürt tesellisi olarak değil, hep gerçekten inandım. Çümkü Onun yüce merhametini her düşündüğümdü yanlış yapmaktan o kadar çok utandım.

K®HAN dedi ki...

guguk kuşu,

insan layık olmadığını düşündüğü
bir iltifat-ı ilahiyi farkettiğinde
elinde olmadan ağlıyor.
layık olduğunu düşünmeye başlarsa kötü.
bil ki o zaman Rahmanı (c.c) yanlış tanıyor.
....

cache dedi ki...

Bir yorum yazmıştım bir kaç gün önce ama ulaşmadı mı bilinmez.. Neyse..

Öyle günahlar vardır ki ,Allaha yaklaştırması açısından 1000 yıllık nafile ibadetten hayırlıdır denir.. Bazen, temizleyen bir tövbe için bile o kadar günaha batmak gerek.. Dibi bulmak.. Çamura bulanmak.. Keskin bir bıçak sırtıdır elbet, o derinde vurgun yemek ve yüzeye bir daha çıkamamak ihtimali de var..
Yine de.. Mümin , ümitsiz olmaz.. Hele Ondan ümid kesilmez..
Ne mutlu bize ki, rahmeti gazabını aşan var.. Ne halde olursak olalım bizi kapısından kovmayan var..
Biz kendimizden bile tiksindiğimiz halleri yaşarken, her halimizi görüp bizi bize bırakmayan, saran sarmalayan,seven, affeden var..
Üstad siz daha iyi bilirsiniz; kim di o,"ne kadar merhametli olduğunu söylesem sana tapacak tek kul bulamazdın" diye haykıran..
Allah herkese tesellisini farklı farklı veriyor.. Benimse tek tesellim, her ne olursam olayım beni affedeceğine inanıyor olmak..
Yine de, bunca rahmete, layık olmayı da nasip eder inşaallah..

saygılar..

K®HAN dedi ki...

cache,
bi arkadaş daha yorum yazdım dedi yok ortalıkta.
benim yorumlar direk yayınlanmaya ayarlı halbuki.
anlamadım ama iyi ki arıza geçici.
böyle bir yorumu kaybetmek istemezdim hani :)

dedim ya hep düşünürüm,
kainatın sahibi akıl almaz dercede merhametli
yalnız çok temiz kulları var çalışkanlar hepsi.
zerre haksızlığın muhal olduğu adaleti olmasa
biz tembeller toptan yırtabilirdik o da belki
:)

bahsettiğin sözün sahibini bilmiyorum çekirge :)
ama iddialı bir söz.

"her ne olusam olayım affedileceğime inanıyorum" da iddialı bir söz :)

şimdi aslında şöyle
"kalbinde zerre iman olan ateşten çıkacaktır."
bundan emin olabiliriz.
süphesi olan varsa
şu ayeti öneririz:
"Allah şüphesiz zerre kadar haksızlık yapmaz..." (Nisa, 40).

abherî dedi ki...

Rüzgarın, uykumun ve halet-i ruhiyemin bana dargın olduğu bir dönemde yazdığım birkaç cümlelik duamı hatırladım yazıyı okuyunca;

"Ey uyku bu ne hasretlik ?
Ey rüzgar bu ne öfke ?
Hatalarım mı bu düşmanlığın sebebi ?
Günahlarım mı seni böyle hiddetlendiren ?
Ya Rabbi beni bana bırakma
Ya Rabbi beni sana lâyık kul eyle
Eyle ki uykum ile aram düzelsin
Eyle ki bu fırtına dinsin
Eyle ki naciz yüreğim huzura ersin..."

Hatırlattığınız birçok şey için müteşekkirim.

K®HAN dedi ki...

sizin için ve kendimiz için duanıza amin...
ve teşekkürlerinize misliyle mukabele...

evet,
geleceğimize dair korkutulmaktan çok
müjdelenmeye ihtiyacımızın olduğu
bir dönem yaşıyoruz.
ahirzaman...

Peygamberimiz(s.a.s) arkadaşlarına;
siz yükümlü olduğunuz şeylerin
onda birini yapmazsanız helak olursunuz,
ahirzamanda gelecek olan kardeşlerim
onda birini yapsalar kurtulurlar.
dedi.

bizim umuda ihtiyacımız var
O (s.a.s) kardeşlerini bilmez mi?

Dilşâd dedi ki...

Güzel bir yazı, evet emanetin en büyüğünü insanoğlu yüklenmiş,zaten bu yükün ağırlığı değilmidir Hz. Ebubekir'e (ra)''keşke bir koyun olsaydımda benı yiyip küllerimi dağlara savursalardı'' dedirten..

Havf ve reca arasındaki muvazene çok önemli,akıllı insan önce eker sonra mahsul bekler,akılsız ise ekmeden mahsul bekler diyor Hz.Ali(kv)...

Kainatda 2 kıymetli devir var diyor bazı muhteremler ,asr-ı saadet ve ahirzaman..
Bu asırda çok fazla imkan var cennete girmeye hak kazanmak için..

Bir günahın terki vacib, 1 vacib ise yüz sünnet sevabı, ''Zararları defetmek menfaatleri celb etmekeden evladır''kaidesine tabi olunsa hayat mahzı meşru geçer ve neticeside buna göre olur..
Rabbim muvazeneyi muhafaza eden , haramı haram bilip içtinab eden, kendisine isabet eden hayır ve iyiliğin ise O(c.c)'ndan geldiğini bilen şuurlu kullardan eylesin cümlemizi..

"Lâ taknetu min rahmetillah''

K®HAN dedi ki...

by ene,
teşekkür ederim.
yazıların yorumlarla tamamlanması ne kadar hoş.
açıkçası sizin yorumunuz teknik destek tabirine daha yakışır.

şuranın altını kalınca çizmeme müsade ediniz.
eğer işlediğin bir iyilikse
muhakkak örneği Rasulullah'ta (s.a.s) vardır.
yani sünnettir.
bir günahın terki ise
farza yakın bir emir hükmündedir.
yani vaciptir.
ve 1 vacip ise 100 sünnet kıymetindedir.
hakikaten,
"Zararları defetmek menfaatleri celb etmekten evladır" sonucu ikikere iki dört edercesine açıktır, ortadadır.

vesselam.