iş dönüşü...
otobüs bekliyorum...durak biraz kalabalık,
hava hafiften yağmurlu.
hem kalabalığa sıkışmamak,
hem de özlediğim yağmurla
daha yakın olmak için,
biraz dışında,
önünde duruyorum durağın.
otobüsün gelişini kontrol etmek için
gönderdiğim bakışlarımı
geri topladığımda fark ediyorum;
yanıma biri dikilmiş.
selam veriyor,
selam veriyorum….
ve hemen ekliyor;
-beyefendi eğer isterseniz size bunu satabilirim.
uzattığı eline bakıyorum; Yeşil…
para bu … 20 lira olmalı.
-ne bu?.. hatıra parası filan mı?
-yo hayır... bildiğiniz 20 lira....
size bunu 25 liraya verebilirim.
İyi giyimli biri. temiz yüzlü… mütebessim ayrıca.
acaba kriz yüzünden mi böyle?....
kriz yüzünden, kriz geçiriyor filan olmasın diyorum.
ya da bende bişeyler var;
kriz değilse "keriz" bir görünüm sergiliyor olabilirim.
zoraki bir gülümsemeyle soruyorum;
-20 lirayı, 25 liraya satıyorsun öyle mi?
-evet .
-alnımda keriz filan mı yazıyor benim?
-yok estağfurullah.. diyor. ben ciddiyim...
hem size çok uygun ödeme seçenekleri sunabilirim.
-hasbinallaaah.
çattık yahu akşam akşam... deli mi ne!..
diye geçiriyorum içimden,
bir yandan da göz ucuyla geciken otobüse bakarken.
bu "süper" teklifi biraz da sertçe reddetmek için
tekrar dönüyorum…
adam yok!!!!….
duraktaki kalabalığa göz gezdiriyorum...
yok!
durağa otobüs de uğramadı!
durağın yakınlarına filan bakıyorum…
yok yok yok!!!!!!
garip davranışlarımdan insanlar huzursuzlabilir,
bırakıyorum.
kimdi bu? ne yapmaya çalıştı? nereye kayboldu? derken,
birden çantamdaki laptop aklıma geliyor.
yok yok çalınmadı hayır
onu demiyorum.
İşimi gören bir tanesi olduğu halde,
bunu da alıvermiştim. en son model.
peşin fiyatı 2000 liraydı,
karta çektirdim, 18 ay taksit, 2500 lira ödüyorum....
ve evin önünde duran arabam....
satın almak için bankadan 20 000 lira çekmiştim,
karşılığında 25 000 ödüyorum.
neden kızdım ki ben bu adama!???
enayiyim işteee....
alnımda yazsa yeri var.
oran aynı.
bu oranda ve bu derece, enayiyim ben evet.
ve deli sandığım o adam,
ne yazık ki günümüzde
akıllılık olarak değerlendirilen bu hatayı
yüzüme vurmadan,
zihnime kazımıştı
utandırmadan...
bu derece akıllı idi
ve bu oranda da nazik.
bir teşekkür bile edemedik.
seyyar bankacı mı?
yok canıım! var mı böyle bir meslek...
tamam, bankacı da umudu kesince
ansızın kayboluverir böyle ama,
öyle olsa,
bezdirinceye kadar ısrar etmez miydi?
yoksaa....
yoksa evliya mıydı!?
-BiTTi-
Şimdi de bu yazının baş tarafı :
şehirde evliyalar kol geziyordu…
.......
abartmayalım...
bu hikaye için bize bir evliya yeter.
ya da evliya gibi bir adam…
hikmetli birkaç söz edecek o kadar.
almak isteyen alır nasihatı.
kimseye hiçbir şey zorla satılmaz.
neyse,
hikayemiz bir durakta başlıyor.
baş rolde de ben varım.
lakin şunu hemen belirtelim;
halihazır durumum senaryodakiyle
aşağı yukarı aynı olmasına rağmen
ben böyle bir olay
hiç yaşamadım.
ve motoorr.
iş dönüşü...
otobüs bekliyorum...durak biraz kalabalık,
...........
K®HAN
bankacı, enayi, evliya, hadise, hikaye, hikmet, keriz, kredi, kredi kartı, laptop, lira, mütebessim, nasihat, okumacı, para, şehir evliyaları
18 yorum:
oyy oyy çok güzel bir yaız olmuş..
evet enayizi,hepimiz..
o 20 lirayı 25 liraya satın alıyoruz,çünkü açız :(
bayıldım!
bunun farklı versiyonlarını da yaşıyoruz sanırım. mesela 60 yıllık hayat karşılığında 80 yıllık emek verebiliyoruz, sanki 60 yıl bile garantiymiş gibi. 10 günlük bir üzüntü çekmemek için 3 ay fazladan gelgitler yaşıyoruz. aslında hepsi bir yerde hayatı mat etme çabası mı? ne kadar da beyhude. çıktığımız her basamak ömrümüzü birkaç saniye uzatıyormuş ya hani? bir araba gelip de bize toslayana kadar yani... bugün işten dönerken levent tarafında iki kadın yolda yatıyordu. ikisi de gençti, ikisi de sağdı henüz, kan filan da yoktu. ama müthiş bir korku vardı.
öyle işte...
bugün kendi blogumda saçmalayabileceğim her şeyi senin blogunda saçmaladım. idare et lütfen:)
Prenses,
insan "yok enayi filan değilsin" der yani.
bişey anlatmak için düştüğümüz hallere bak :)
gerekirse huni takar gezerim,
yeter ki gerçeği görebilelim.
siz kendinizi kurtarın,
ben beni feda ederim :)
teşekkür ederim.
joa,
bayıldın ama,
ödeştirdin korkma bu yorumunla:)
zira, bir pencere daha açtın konuya ki
başlı başına bir yazı olur hani.
kim yazacak peki?
sen mi,
ben mi?
:)
teşekkür ederim.
yazı tura yok korhan. bekleyelim görelim. eller bağlı olmadığı sürece yazılır elbet bir zaman, bir yerde:)
teşekkürler...
Ustelik bu kadar enayiyken, bir de kendimizi karda saniyoruz ya.. Ben artik teslim oldum.. ne yaparsak yapalim, bir yerden kaziklaniyoruz mutlaka.. na'palim..?
joa,
yazı tura yoksa çöp çekeriz.
müsade ettiklerim istisna,
burda son sözü hep ben söylerim :)
Mehtap P.G,
saflık güzel bişey aslında,
tek tehlikesi kullanılmak...
boşverin,
saf olalım yine birbirimize
ama uyanıklara kullandırmayalım
sonra adımız çıkmasın kerize.
tabi mümkünse :)
bu blogda patron sensin tabii. benimkine gel de görüşürüz o zaman :-P
not: tamam, yine kuralı ihlal ettim. buna da laf yetiştir, başka yazmayacağım:)
yaz yaz müsade ediyorum :)
sırf aldığım izin yabana gitmesin diye yazsam da memnun olur musun acaba? müsaadenin suiistimali mi olur bu?
aslında ne heba oldu ne de kötüye kullanma... bu vesileyle yazıyı bir daha okudum. yine bayıldım, değişen bir şey yok:)
bayıldığınız yazıyı,
memnuniyetimizin bir göstergesi kabulediniz.
kıymetli olmaktan çok,
kıymet bilmek daha kıymettar.
bu asırda onlardan pek yok.
"lezzetli üzüm salkımlarının hâsiyetleri, kuru çubuğunda aranılmaz."
hükmünce, iltifatınızı üzerime alınmıyorum.
bana verileni size uzatan bir çubuk olmak da hoşuma gitmiyor değil hani :)
teşekkür ediyorum.
:) hayatımızdaki kullandığımız şeylerdeki eskiye payını da hesaba katarsak aslında ne kadar çok faiz ödüyoruz... güzel yazıydı korhan teşekkürler
Bizde bu enayilik varken artık evliyalarda yanaşmaz oldu bizlere. Yol gösterene hürmet mi kaldı?
Yahu yaşlanıyo muyum ne?
efsa,
ben teşekkür ederim.
evet köleyiz biz.
sanmayın ki kölelik kalktı.
şekil değiştirdi sadece
part time kölelik bu.
ödediğin faiz oranında
başkası için çalışıyorsun.
köleyiz, biz de, ülkemiz de.
ilacı kanaat ve iktisattır bunun.
bu konuda da ne kadar başarılı olduğumuz ise
cebimizdeki telefonlardan belli.
judi,
evliya çok ama farkeden, hürmet eden, kıymet bilen yok diyorsun.
haksız da sayılmazsın :)
bundan şikayet yaşlılık belirtisi diyorsan.
bununla mücadele ise hayat belirtisi, gençlik iksridir diyerek
karşılıyorum bu sert smacını :)
Evet galiba ben de kerizim.
Gereğinden fazla şey alıyorum.
Sonra da gitsene başımdan lan diye yanımda duran hayali adamı kovuyorum.
defne,
düşmanın değil dost bildiğin zarar verirmiş ya insana.
delilidir işte cebimizdeki kredi kartı.
Yorum Gönder