9 Kasım 2008

MERHUMU NASIL BİLİRDİNİZ?


Can Yücel (1926 - 12 Ağustos 1999)

Kullandığı pervasız ve samimi dili ile 73 yıl aramızda yaşadı.
onu nasıl bilirdiniz?

'Farkında' olmalı insan...

Kendisinin, hayatın olayların, gidişatın farkında olmalı...

Farkı fark etmeli,
fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen...

Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli...

Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını
ve en sonunda bir metre karelik yere
nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli...

Şu çok geniş görünen dünyanın,
ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli...

Henüz bebekken 'Dünya benim!' dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu,
ölürken de aynı avuçların 'her şeyi bırakıp gidiyorum işte!' dercesine apaçık kaldığını fark etmeli...

Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli...

Baskın yeteneğini fark etmeli sonra...

Azraillin her an sürpriz yapabileceğini,
nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan...

Hayvanların yolda , kaldırımda , çöplükte
ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli...

Yaratılmışların en güzeli olduğunu fark etmeli ve ona göre yaşamalı...

Gülün hemen dibindeki dikeni,
dikenin hemen yanı başındaki gülü fark etmeli...

Evinde kedi,köpek beslediği halde
çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını fark etmeli...

Eşine 'seni çok seviyorum!' demenin
mutluluk yolundaki müthiş gücünü fark etmeli...

Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini
ama arka sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli...

Zenginliğin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli...

Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını ve aşırı beslenme yüzünden sarkan göbeğini fark etmeli,

fark etmeliyiz çok geç olmadan....

Ömür dediğin üç gündür; dün geldi geçti, yarın meçhuldür...
O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür....

can yücel

iyi bilirdik.

erdem sahibiydi.

kendini bilmek gibi,

farkında olmak gibi,

büyük bir erdem sahibi....

bloğuna yazarak bu şiiri bana farkettiren mehtap'a teşekkür ederim.

K®HAN

12 yorum:

Demet dedi ki...

Keske hayatta olsaydi, keske yazmaya devam etseydi. Arsiziyim ben onun.
Hangi dizelerini not düssem buraya dedim, yazdim sildim, yazdim sildim, tamam su olur :)

YESIL SIIR
baktıkça çoğalır yıldızlar gecede
parmaklarınla sayılmaz;
kimi duyulur, kimi duyulmaz,
dinledikçe çoğalır gecede,
sesler gelir,
ya hızlıdan, ya yavaştan.

her şey kendi dilince konuşur;
karanlık örtse de üstünü
gecede devam eder renk renk
ağacın dalında, rüzgarda;
her şey kendi rengince konuşur.

gözlerini kapatır beklerdi;
yaprağa benzer ellerini, avuçlarını uzatır,
beklerdi işitinceye dek
ağacın dalında, rüzgarda;
yeşili duydu mu uyurdu
rüyasında...

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Merhumu kendi gibi olmaya cesareti olan bir koca adam, bir koca yurek, bir o kadar da akil bilirdik..

Zamandan Sızan dedi ki...

bende blogumda yer vermiştim birkaç kez o pervasızlığına bayıldığım ve küfürün yakıştığı ender adamlardan biri olarak toprağı bol olsun diyelim..

Wilwarin dedi ki...

Baskın yeteneğini farketmek..Ve eşine seni seviyorum demenin gücünü farketmek kısmına bayıldım.En farkedemediklerimisden bence.Paylaştıın için teşekkür ederis =)

Selim Işık dedi ki...

Bi' tek Kız Kulesi'ne çıkma hadisesine (hadise dedik lakin müzik şahsiyetiyle karıştırılmaya)anlam verememiştim. "Bedavaya şiir yok"tu o vakit. Ama belki telif şeysiyle ilintiliydi o çıkış. Bilemicem. Mamafih, kendisinin bilindik 3-5 şiiriyle anılmasını ve sadece Nazım Hikmet'e yakıştırılmış "kartpostal şairi" benzetmesine verdiği elzem cevapla hatırlara gelmesi -taksim- getirilmesini de ince sızılarla karşılamışımdır hep. Böyle dizeleri de var kendisinin, nitekim. Biline.

K®HAN dedi ki...

@demet,
yeşili duymadan ölmemek lazım.
sanırım o'nun anlatmak istediği de buydu.

teşekkür ederim.
hoşgeldin.

K®HAN dedi ki...

@mehtap,
haritayı, pusulayı yanına almadan,
bu zifiri karanlıkta gerçeğe
elyordamıyla ulaşmak
kolay olmasa gerek.
bu zor işi ömrüne sığdıran büyük olsa gerek.
teşekkür ederim.

K®HAN dedi ki...

@kıymet,
pervasızlık...
onun dili için kullanılabilecek doğru kelime buydu evet.
bu kelimeyle kabalığımı düzelttim yazımda.
farkına vardınız mı?
teşekkür ederim.

K®HAN dedi ki...

@wilwarin,
farkedemeyen, zamanla farkedilmez oluyor sanırım.
ayrıca, bu işi farkedilmek için yapanda...
kimse farketmeyecekse neden yazayım dese bi şair.
hiç birşey gözünden kaçmayan
biri var der, müjdeleriz o'na.

buna da bayılır mısın
lütfen ama :)

K®HAN dedi ki...

@olric,
Nazım Hikmet'e yakıştırılmış "kartpostal şairi" benzetmesine verdiği elzem cevabı
bilen yeniden duymak,
bilmeyen bilmek ister şimdi.

teşekkür ederim.
hoşgeldin.

Selim Işık dedi ki...

ilk veya yeniden duymak isteyenlere...
rivayet odur ki; can yücel bir televizyon programına davet edilir. aynı programda bir tane de hanım sanatçı bulunmaktadır. sohbetin bir yerinde söz nazım hikmet'e gelince, hanım olan nazım hikmet için "kartpostal şairi" der. can yücel sinirlenir ve hanıma cevap verir: "kart diye sana denir, ..." postal kısmını kimimizin zihinsel ve bedensel gelişimine ket vurmamak açısından geçiyorum.
hörmetler.

K®HAN dedi ki...

hörmet bizden.
konuyu dibine kadar açmamanız da pek münasip oldu.
teşekkür ederiz.